28 Nisan 2015 Salı
Sebzeli Mercimek Çorbası
Sebzeli Mercimek Çorbası
-1 havuç
-4-5 sap brokoli
-1 diş sarımsak
-1 yemek kaşığı kırmızı mercimek
-1 parça dereotu
-1/2 çay kaşığı kimyon
-2-3 damla zeytinyağı
-Ev yapımı et/tavuk suyu
Tüm sebzeler yıkandıktan sonra önce havuç, et suyunun içinde pişmeye bırakılır. Yumuşamaya başlamasının ardından brokoli ve mercimek eklenir. Sarımsak 4'e bölündükten yaklaşık 10 dk. sonra çorbaya eklenir. (Sarımsağın içinde bulunan allicin maddesi, kesildikten birkaç dakika sonra açığa çıkıyor. Allicin; antienflamatuar, antibakteriyel, antiviral özelliklere sahip) Dereotu ve kimyon ilave edilip, üzerine zeytinyağı gezdirdikten sonra birkaç dakika daha pişirilir. Blender yardımıyla çok az ezilir.
Ben ayrıca Aybilge'nin çorbalarına 7 tahıllı ek gıda ekliyorum. Hem kıvamı hem besleyiciliği artıyor. Afiyet olsun tüm bebişlere :)
Sevgiler,
Ayolelut
Aybilge'nin 7. ayı
"Merhaba ben annemin Ayçöreği, babamın Ayprensesi, ailenin en küçüğü Aybilge. Artık büyüyorum, 7. ayımı kendim anlatmak istedim. Bu ay annem ve babam diş çıkarırım diye her gün ağzıma baktılar ama bende tık yok. Ağlayıp, huzursuzlanınca 'Diştendir, diş çıkarıyor' deyip durdular. Yerlerde yuvarlandım, yuvarlana yuvarlana salonu keşfettim. Yanımda birileri olunca oyun halımda oynayıp, yalnız kalınca gitmedik yer bırakmadım. Annem kenara köşeye yastık dizdi hep. Herkes yürüteçte yürüteç dese de almayacakmış, beni doğal sürece bırakacakmış. Hala desteksiz oturamıyorum, renk renk yastıklara yaslanıyorum. Ek gıdalarla beraber mama sandalyesinin masasını da yiyorum :) Damaklarımı orada bir güzel kaşıyorum. Yeni yeni mamalar yapıyorlar bana. En çok yoğurdu seviyorum. Annem gibi sebzeci, babam gibi ekşiciyim. Bıraksalar bir bütün limonu hüpletirimde 'Pişik olursun bebişim' deyip alıyorlar elimden. Aaa makarna sosundan tattırdılar bana, o ne güzel şeymiş baharatlı baharatlı. Büyüklerin mamaları bir harika dostum :D
Annem yalnız kahvaltı yapmayı sevmez hiç. Katır kutur sütlü birşey yiyor zaten. Artık birlikte kahvaltı yapıyoruz diye pek mutlu. Yumurta sarısı ve peynir, yanına da elma-armut suyu, ohh mis :) Blw varmış birde; herkesle masaya oturdum. Ne istersem mıncıkladım, canım isteyince ağzıma götürdüm. Annem kaşıkla çorba yedirirken kaşığı elinden çekip kendim yemeye çalıştım. Uğraşıyorum kendimi beslemek için.
Oyuncaklarıma daha dikkatli baktım, salıncaktan sıkıldım. Değişik oyunlar oynadık annimle, babişimle. Tonton kitap serisine bayıldım. Sayfalara pat pat vurdum, yemeye çalıştım. 'Minik kitapkurdu' dediler bana. Gözüm odamdaki kitaplıkta zaten :)
Babamla kanguruyla markete, avm'ye gidip baba-kız takıldık. Annemle sinemaya gidip bebişlerle ve annişlerle kaynaştık. Çengelköy'ü, Kadıköy'ü, Bostancı'yı, Maltepe'yi gördüm. Bir sabah uyandım ki Ankara'ya gelmişiz. Büyükanneanne ve büyükdedeme ne oyunlar yaptım neler? :))
Annemin çocukluk arkadaşının kınasına, düğününe gittim. Orada alkış yapmayı öğrendim, ara sıra tel sarar yaptım. Pek bir eğlendim. 7 aylık oldum artık, gece de gezeyim azıcık. Değil mi ama?
Bebek kınası yapacaklarmış anneannemler. Bindallı diye kırmızılı, pullu bir kıyafet aldılar bana. Onu giyecekmişim. Bebek kınası aşağı, bebek kınası yukarı. Hep bunu konuşuyorlar. Bakalım annem daha neler neler yapacak? Yine anlatırım hiç merak etmeyin." diyor Aybilge'm.
Sevgiler,
Ayolelut
Etiketler:
6 ay kınası,
aile,
ankara,
annelik,
anneyim,
ay dönümü,
aybilge,
aybilgemle hayat,
aykızım,
bebeğim büyürken,
bebeklehayat,
bindallı,
çocuk,
seyahat,
yaşam
27 Nisan 2015 Pazartesi
Bebekle Kına - Düğün
Çok ama çok bal bir vesileyle Ankara'ya geldik birkaç gün önce. Çocukluk arkadaşım canım Burcu'mun düğünü için ☺ Sürpriz yapıp kına gecesinde karşısına çıkacaktık ama instagram paylaşımlarından yakalandık.
Aybilge bebeğimle uyku rutinlerimiz şimdiye değin hiç bozulmadığından (evet, akşam gezmelerine nadiren gidiyoruz. Misafirleri 20.30 dan sonra ağırlıyoruz.) gece davetleri için bazı endişelerim vardı. Annem, anneannem, teyzem ve hatta kuzenim "Biz bebişe bakalım, sen git, eğlen" dedilerse de yapamadım. Aybilge'ye muhteşem ilk yılında yeni ilklerini yaşatmaya karar verdim 👍
Bebek arabamızı İstanbul'dan getirmediğim için önce bebişli komşumuzdan araba temin ettim (Teşekkürler komşucum) Aykuzu öğle uykusundayken yoğurt çorbasını pişirip kavanoza doldurdum, kaşığını, mama kabını ve meyvesini de hazırlayıp bir kenara koydum. Giyeceği kıyafeti, yedeklerini, çanta eksiklerini hazırlarken uyandı. Hemen bir emzirmenin ardından oyun halısına bırakıp, kuzenime emanet edip kuaför olayını halletmeye gittim. (Giderken nereye gittiğimi, hemen döneceğimi her zaman söylerim minik meleğime 😉) Saçım yapılırken aradığımda asayiş berkemaldi. (Gerçekten 1 kez aradım, 1500 kez aramıyorum artık) Eve dönünce çıkmak için epey zamanımız vardı. Biraz oynadık, öptüm, kokladım. Üzerimi giymeden tekrar emzirdim, altını değiştirip hazırlandım. Kıyafet ve ayakkabı seçerken eskisi gibi değil de, rahat eğilip doğrulabileceğim, bebekle ilgilenirken beni daraltmayacak, daha ufak topuklu parçalar seçtim. Sırt çantamla kombinimi tamamladım ve en son Aykızımın cicilerini giydirdim (Çıkmadan önce kusma ihtimaline karşı). Evde hızlıca bir tur atıp, çantayı kontrol edip taksiyi aradım. Artık hazırdık. (Annem hepimizden hızlı çıktı, işten gelip jet gibi hazırlandı 😀)
Salona gittiğimizde yerleşip etrafı şöyle bir taradım: Bebekle ilgilenebileceğim bir yer var mı? diye ve bulunca eğlence başladı 😉 Yemek yenene kadar uyudu Aybilge, daha sonra davullar, zurnalar, halaylar, kına yakma derken uyandı. Gelip gidip çorbasını yedirdim, anneannesi ilgilendi, ritm tuttu, eğlendi, emzirdim derken tekrar uyudu. Taa ki eve gelene kadar. Ağlarsa hemen döneriz diye düşünerek gittiğimiz kına gecesinden gece yarısı döndük.
Ertesi gün düğün saatinden önce anneannemizle programımız vardı. Günün büyük bir kısmını dışarıda geçirip, düğüne hazırlandık. Kına gecesinde zorlanmamanın rahatlığıyla püremizi, meyvemizi çantamıza koyup gittik. Canım Burcu'mun her an yanında olmak için düğünün ilk anından sonuna kadar salonda kaldık. Alt değiştirme ve emzirme için bu kez sanatçı odasını kullandık. Minnoşumun uykusu yüksek sesten dolayı (kına gecesindekinden epey fazlaydı) uzun soluklu olmasa da yormadı bizi. Yemekte masadaki salatalıkları ve limonları yedi, elinden alınınca ağladı, ağlarken fotoğrafı çekildi, gelin ve damatla selfie yaptı, kucak kucak gezdi. Çok sevildi, çok gülücük attı, iki alkış dolu günün sonunda alkış yapmayı öğrendi. (Ağlarken bile alkış yapıyor artık 😂) Bana iyi ki dedirtti. İyi ki. İyi ki var benim minik yavrum. Minicik bedeniyle her yere her şeye uyum sağlayan, bir başkasının kucağındayken benimle göz temasını kaybetmemeye çalışan, yorulunca başını boynuma gömen, mis kokulum...
İşte böyle geçti kına-düğün koşturmacamız. Hem sevdiklerimizin en mutlu günlerinde yanlarında olduk hem de bebekle hayata karışma konusunda yeni tecrübeler edindik. Ertesi sabah erkenden kalkıp lise arkadaşımla kahvaltıya gitmemizde başka bir post konusu olsun.✌
Sevgiler,
Ayolelut
Aybilge bebeğimle uyku rutinlerimiz şimdiye değin hiç bozulmadığından (evet, akşam gezmelerine nadiren gidiyoruz. Misafirleri 20.30 dan sonra ağırlıyoruz.) gece davetleri için bazı endişelerim vardı. Annem, anneannem, teyzem ve hatta kuzenim "Biz bebişe bakalım, sen git, eğlen" dedilerse de yapamadım. Aybilge'ye muhteşem ilk yılında yeni ilklerini yaşatmaya karar verdim 👍
Bebek arabamızı İstanbul'dan getirmediğim için önce bebişli komşumuzdan araba temin ettim (Teşekkürler komşucum) Aykuzu öğle uykusundayken yoğurt çorbasını pişirip kavanoza doldurdum, kaşığını, mama kabını ve meyvesini de hazırlayıp bir kenara koydum. Giyeceği kıyafeti, yedeklerini, çanta eksiklerini hazırlarken uyandı. Hemen bir emzirmenin ardından oyun halısına bırakıp, kuzenime emanet edip kuaför olayını halletmeye gittim. (Giderken nereye gittiğimi, hemen döneceğimi her zaman söylerim minik meleğime 😉) Saçım yapılırken aradığımda asayiş berkemaldi. (Gerçekten 1 kez aradım, 1500 kez aramıyorum artık) Eve dönünce çıkmak için epey zamanımız vardı. Biraz oynadık, öptüm, kokladım. Üzerimi giymeden tekrar emzirdim, altını değiştirip hazırlandım. Kıyafet ve ayakkabı seçerken eskisi gibi değil de, rahat eğilip doğrulabileceğim, bebekle ilgilenirken beni daraltmayacak, daha ufak topuklu parçalar seçtim. Sırt çantamla kombinimi tamamladım ve en son Aykızımın cicilerini giydirdim (Çıkmadan önce kusma ihtimaline karşı). Evde hızlıca bir tur atıp, çantayı kontrol edip taksiyi aradım. Artık hazırdık. (Annem hepimizden hızlı çıktı, işten gelip jet gibi hazırlandı 😀)
Salona gittiğimizde yerleşip etrafı şöyle bir taradım: Bebekle ilgilenebileceğim bir yer var mı? diye ve bulunca eğlence başladı 😉 Yemek yenene kadar uyudu Aybilge, daha sonra davullar, zurnalar, halaylar, kına yakma derken uyandı. Gelip gidip çorbasını yedirdim, anneannesi ilgilendi, ritm tuttu, eğlendi, emzirdim derken tekrar uyudu. Taa ki eve gelene kadar. Ağlarsa hemen döneriz diye düşünerek gittiğimiz kına gecesinden gece yarısı döndük.
Ertesi gün düğün saatinden önce anneannemizle programımız vardı. Günün büyük bir kısmını dışarıda geçirip, düğüne hazırlandık. Kına gecesinde zorlanmamanın rahatlığıyla püremizi, meyvemizi çantamıza koyup gittik. Canım Burcu'mun her an yanında olmak için düğünün ilk anından sonuna kadar salonda kaldık. Alt değiştirme ve emzirme için bu kez sanatçı odasını kullandık. Minnoşumun uykusu yüksek sesten dolayı (kına gecesindekinden epey fazlaydı) uzun soluklu olmasa da yormadı bizi. Yemekte masadaki salatalıkları ve limonları yedi, elinden alınınca ağladı, ağlarken fotoğrafı çekildi, gelin ve damatla selfie yaptı, kucak kucak gezdi. Çok sevildi, çok gülücük attı, iki alkış dolu günün sonunda alkış yapmayı öğrendi. (Ağlarken bile alkış yapıyor artık 😂) Bana iyi ki dedirtti. İyi ki. İyi ki var benim minik yavrum. Minicik bedeniyle her yere her şeye uyum sağlayan, bir başkasının kucağındayken benimle göz temasını kaybetmemeye çalışan, yorulunca başını boynuma gömen, mis kokulum...
İşte böyle geçti kına-düğün koşturmacamız. Hem sevdiklerimizin en mutlu günlerinde yanlarında olduk hem de bebekle hayata karışma konusunda yeni tecrübeler edindik. Ertesi sabah erkenden kalkıp lise arkadaşımla kahvaltıya gitmemizde başka bir post konusu olsun.✌
Sevgiler,
Ayolelut
15 Nisan 2015 Çarşamba
Tereyağ ile yoğurt mayalama
Oldum olası sevmişimdir ev yoğurdunu. Hafif ekşi tadı, kokusu ve anne eli değmiş tadıyla bir numaradır. Lakin pastörize süt ile yapılanı bu saydığım özelliklerin hiçbirine sahip olmuyor. Doğum öncesinde çalışan bir kadın olduğumdan mahalleye sütçü geliyor mu? Geliyorsa hangi gün geliyor? Litresini ne kadara satıyor? hiçbir fikrim yoktu. Gel zaman git zaman Aybilge'nin ek gıdaya geçişi yaklaşınca bende araştırdım, sık sık camdan baktım, eli tencereli teyzelerin nereye gittiğini takip ettim :) komşulara sordum derken sütü kapımıza kadar getiren bir sütçü buldum. Her hafta litrelerce alıp yoğurdumu (ve hatta peynirimi) kendim yapmaya başladım. Sütün eve yayılan kokusu, kaynar kaynamaz birer bardak içilmesi öyle güzel bir dalga yaydı ki etrafa. E bu da bonusumuz oldu.
Aybilge'ye günlük (bazen üç günlük) mayaladığım yoğurdun her seferinde daha lezzetli olması için değişik değişik taktikler aldım, denedim. (Mayanın içine şeker atma, borcam'da mayalama, fırında uyutma vs.) Eşim de ben de pek bir fark göremedik. Bir de tereyağ ile mayalamayı deneyeyim dedim. İyi ki de demişim. Çünkü hem kıvamı, tadı bambaşka oldu. Hem de daha pratik. Maya olarak kullanacağım yoğurdu çırpma, süt ile ılıtma işlemlerinin hiçbirini yapmadan dolaptan çıkardığım tereyağı (eritmeden) süte ekleyip, karıştırıp yoğurdumu uyuttum. (1 litre süte 1 tatlı kaşığı ölçüsünü baz alıp) Bu kavanozu deneme amaçlı yapmıştım. Önümüzdeki hafta sütün tamamını tereyağ ile mayalayacağım. Kavanozun üzerinde oluşan tereyağ tabakasını da yine maya olarak kullanacağım. Denemek isteyenlere afiyet olsun.
Sevgiler,
Ayolelut
Aybilge'ye günlük (bazen üç günlük) mayaladığım yoğurdun her seferinde daha lezzetli olması için değişik değişik taktikler aldım, denedim. (Mayanın içine şeker atma, borcam'da mayalama, fırında uyutma vs.) Eşim de ben de pek bir fark göremedik. Bir de tereyağ ile mayalamayı deneyeyim dedim. İyi ki de demişim. Çünkü hem kıvamı, tadı bambaşka oldu. Hem de daha pratik. Maya olarak kullanacağım yoğurdu çırpma, süt ile ılıtma işlemlerinin hiçbirini yapmadan dolaptan çıkardığım tereyağı (eritmeden) süte ekleyip, karıştırıp yoğurdumu uyuttum. (1 litre süte 1 tatlı kaşığı ölçüsünü baz alıp) Bu kavanozu deneme amaçlı yapmıştım. Önümüzdeki hafta sütün tamamını tereyağ ile mayalayacağım. Kavanozun üzerinde oluşan tereyağ tabakasını da yine maya olarak kullanacağım. Denemek isteyenlere afiyet olsun.
Sevgiler,
Ayolelut
Etiketler:
anne bebek,
bebeğim,
ek besin,
ek gıda,
ev yapımı yoğurt,
ev yoğurdu,
maya,
mutfak,
taze,
tereyağ,
tereyağ ile yoğurt mayalama,
yoğurt
Bebek Bisküvisi
Aybilge'nin yoğurduna ve meyve pürelerine eklemek, diş etlerini kaşısın diye eline tutuşturmak için güzel bir tarif buldum ve ilk bebek bisküvisini pişirdim minik Aykuzuma :) Tarifte yumurta ve şeker yok. Bebeğim için hazırladığım ek gıda tariflerinin içinde bir yaşına kadar şeker olmayacak. Bir yaşından sonra ise ev yapımı pekmez ve reçel, güvenilir üretimli bal ile yavaş yavaş tanışacak.
Gelelim bebek bisküvimizin tarifine:
- 2 çay bardağı tam buğday unu,
- 2 çay bardağı pirinç unu,
- 1/2 çay bardağı irmik,
- 3 çorba kaşığı tereyağ,
- 2 çorba kaşığı ev yapımı yoğurt,
- 1 adet muz (veya istenilen bir meyve),
175 derecede 20 dakikada pişiyor. Mutfak mis gibi kokuyor, bebişler afiyetle yiyip büyüyor. :)
Sevgiler,
Ayolelut
Etiketler:
anne,
anne bebek,
aybilge,
bebe bisküvisi,
bebeğim,
bebek bisküvisi,
bebekle hayat,
bisküvi,
çocuk,
ek gıda,
ekgıda günlüğü,
ev yapımı bebe bisküvisi,
kurabiye,
yoğurt
Ek Gıda
Ek gıda ne kadar çabuk gündemimize geldin böyle?
Aybilge yaklaşık 4.5 aylıkken; erken mi? Normal mi? Meyve mi? Sebze mi? Suyu mu? Püresi mi? sorularıyla başa çıkıp, doktorumuzun önerisi doğrultusunda minik tadımlarla başladık ek gıda yolculuğumuza.
İlk olarak elma, sonra armut ve ardından havuç suyu tattırdım bebeğime. Porselen (Ya da cam rende) rendeden geçirip, temiz bir tülbentten süzerek verdim. Herhangi bir alerji olasılığına karşı "Üç gün bekleme kuralı"nı uyguladım. Çeyrek elma-armut, bir küçük havucun yarısı kadar miktarlar; bebeğimin sindirim sisteminin katı ve pütürlü gıdaya hazırlanmasına yardımcı oldu. Elma tadımının ilk gününde (organik yeşil elma) yüzünü ekşitme, istememe durumları yaşadık normal olarak. Benim hayalimde anne sütünden sonra ilk kez farklı bir tat alan Aybilge kuzu; ağzını şapırdatmalıydı, çok sevmeliydi vs. -Ah bu annelerin yedirip içirme arzusu, daha ilk aylardan ele geçiriyordu beni- Üç gün bekleyip armut suyuna geçince istekli bir şekilde içti minik bebeğim. Bu sefer de kaşıkla içmek istemiyordu, ben de alıştırma biberonunu devreye soktum.
Havuç tadımına geçtiğimizde kaşığı yeniden denedim ve önceki denemelerime göre daha başarılı oldum. Aybilge'm ise yarım havuç suyunu hüpletti. Dahası olsa içecek gibi gözüküyordu. :)
Bundan sonra sırada meyve-sebze karışımları ve püreler var. (Elma-armut, elma-havuç ile devam edeceğiz)
Birde benim gibi bebeğim herşeyi yesin içsincilere doktorumuzun notunu iletelim. "Bu tadımlarda bebek içiyor diye fazla verilmemeli. Adı üzerinde "tadım". :)"
Sevgiler,
Ayolelut
Oysa; sütüm yetiyor mu? Sütümün kalitesi iyi mi? Hangi aralıklarla emzirmeliyim? olaylarını daha yeni aşıp, herşeyi rayına oturtup; anne sütü verebilmenin mutluluğunu ve rahatlığını yaşarken ek gıda konuşmaya başlamak yepyeni soruların beynimi istila etmesine sebep oldu.
Aybilge yaklaşık 4.5 aylıkken; erken mi? Normal mi? Meyve mi? Sebze mi? Suyu mu? Püresi mi? sorularıyla başa çıkıp, doktorumuzun önerisi doğrultusunda minik tadımlarla başladık ek gıda yolculuğumuza.
İlk olarak elma, sonra armut ve ardından havuç suyu tattırdım bebeğime. Porselen (Ya da cam rende) rendeden geçirip, temiz bir tülbentten süzerek verdim. Herhangi bir alerji olasılığına karşı "Üç gün bekleme kuralı"nı uyguladım. Çeyrek elma-armut, bir küçük havucun yarısı kadar miktarlar; bebeğimin sindirim sisteminin katı ve pütürlü gıdaya hazırlanmasına yardımcı oldu. Elma tadımının ilk gününde (organik yeşil elma) yüzünü ekşitme, istememe durumları yaşadık normal olarak. Benim hayalimde anne sütünden sonra ilk kez farklı bir tat alan Aybilge kuzu; ağzını şapırdatmalıydı, çok sevmeliydi vs. -Ah bu annelerin yedirip içirme arzusu, daha ilk aylardan ele geçiriyordu beni- Üç gün bekleyip armut suyuna geçince istekli bir şekilde içti minik bebeğim. Bu sefer de kaşıkla içmek istemiyordu, ben de alıştırma biberonunu devreye soktum.
Havuç tadımına geçtiğimizde kaşığı yeniden denedim ve önceki denemelerime göre daha başarılı oldum. Aybilge'm ise yarım havuç suyunu hüpletti. Dahası olsa içecek gibi gözüküyordu. :)
Bundan sonra sırada meyve-sebze karışımları ve püreler var. (Elma-armut, elma-havuç ile devam edeceğiz)
Birde benim gibi bebeğim herşeyi yesin içsincilere doktorumuzun notunu iletelim. "Bu tadımlarda bebek içiyor diye fazla verilmemeli. Adı üzerinde "tadım". :)"
Sevgiler,
Ayolelut
Etiketler:
aile,
anne,
anne sütü,
annebebek,
aybilge,
aykızım,
ayolelut,
bebeğim,
bebek,
bebeklehayat,
ek besin,
ek gıda,
ek gıda serüveni,
ekgıda günlüğü,
püre
13 Nisan 2015 Pazartesi
Merhaba
Altı buçuk aylık minik meleğimle ilklerimizi ve gündelik maceralarımızı, tercih ettiğim bebek dostu marka, ürün ve mekanları, bebekli hayata dair ipuçlarımı, oynadığımız oyunları, ek gıda tariflerimi benimle aynı süreçleri yaşayan annelerle ve bebekleriyle paylaşmak adına "Merhaba" diyorum.
Bebeğimi kucağıma aldığımda tamamlandığımı hissettiğim andan itibaren yaşadığımız detayları biriktirmek bana büyük keyif ve heyecan verir oldu. Aybebeğim, Aykızım, Ayçöreğim diye sevdiğim minik mucizemin herşeyi ilk kez deneyimlemesini izlemekte öyle... Onunla beraber yeniden büyümek, keşfetmek, mis kokusunu içime çekmek, sürekli ninni bestelemek, her saniyesinin tadını çıkarmak adına çalışma hayatına bir süre ara verdim.
Anne olmadan önce ve anne olduktan sonra diye ikiye ayrılan hayatımda (Daha önce de eşimle tanışmadan önce ve sonra diye ikiye ayrılıyordu) kadınlığı, bakımı, hobileri unutmadan; ev işlerini, sosyal hayatı, bebekli etkinlikleri, eşi, dostu, arkadaşları ihmal etmeden/ederek, yorulmadan/yorularak, uykusuz kalarak/kalmayarak neler yapıyorum? Nasıl yapacağım? hep beraber görelim.
Sevgiler,
Ayolelut
Bebeğimi kucağıma aldığımda tamamlandığımı hissettiğim andan itibaren yaşadığımız detayları biriktirmek bana büyük keyif ve heyecan verir oldu. Aybebeğim, Aykızım, Ayçöreğim diye sevdiğim minik mucizemin herşeyi ilk kez deneyimlemesini izlemekte öyle... Onunla beraber yeniden büyümek, keşfetmek, mis kokusunu içime çekmek, sürekli ninni bestelemek, her saniyesinin tadını çıkarmak adına çalışma hayatına bir süre ara verdim.
Anne olmadan önce ve anne olduktan sonra diye ikiye ayrılan hayatımda (Daha önce de eşimle tanışmadan önce ve sonra diye ikiye ayrılıyordu) kadınlığı, bakımı, hobileri unutmadan; ev işlerini, sosyal hayatı, bebekli etkinlikleri, eşi, dostu, arkadaşları ihmal etmeden/ederek, yorulmadan/yorularak, uykusuz kalarak/kalmayarak neler yapıyorum? Nasıl yapacağım? hep beraber görelim.
Sevgiler,
Ayolelut
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)