Çok ama çok bal bir vesileyle Ankara'ya geldik birkaç gün önce. Çocukluk arkadaşım canım Burcu'mun düğünü için ☺ Sürpriz yapıp kına gecesinde karşısına çıkacaktık ama instagram paylaşımlarından yakalandık.
Aybilge bebeğimle uyku rutinlerimiz şimdiye değin hiç bozulmadığından (evet, akşam gezmelerine nadiren gidiyoruz. Misafirleri 20.30 dan sonra ağırlıyoruz.) gece davetleri için bazı endişelerim vardı. Annem, anneannem, teyzem ve hatta kuzenim "Biz bebişe bakalım, sen git, eğlen" dedilerse de yapamadım. Aybilge'ye muhteşem ilk yılında yeni ilklerini yaşatmaya karar verdim 👍
Bebek arabamızı İstanbul'dan getirmediğim için önce bebişli komşumuzdan araba temin ettim (Teşekkürler komşucum) Aykuzu öğle uykusundayken yoğurt çorbasını pişirip kavanoza doldurdum, kaşığını, mama kabını ve meyvesini de hazırlayıp bir kenara koydum. Giyeceği kıyafeti, yedeklerini, çanta eksiklerini hazırlarken uyandı. Hemen bir emzirmenin ardından oyun halısına bırakıp, kuzenime emanet edip kuaför olayını halletmeye gittim. (Giderken nereye gittiğimi, hemen döneceğimi her zaman söylerim minik meleğime 😉) Saçım yapılırken aradığımda asayiş berkemaldi. (Gerçekten 1 kez aradım, 1500 kez aramıyorum artık) Eve dönünce çıkmak için epey zamanımız vardı. Biraz oynadık, öptüm, kokladım. Üzerimi giymeden tekrar emzirdim, altını değiştirip hazırlandım. Kıyafet ve ayakkabı seçerken eskisi gibi değil de, rahat eğilip doğrulabileceğim, bebekle ilgilenirken beni daraltmayacak, daha ufak topuklu parçalar seçtim. Sırt çantamla kombinimi tamamladım ve en son Aykızımın cicilerini giydirdim (Çıkmadan önce kusma ihtimaline karşı). Evde hızlıca bir tur atıp, çantayı kontrol edip taksiyi aradım. Artık hazırdık. (Annem hepimizden hızlı çıktı, işten gelip jet gibi hazırlandı 😀)
Salona gittiğimizde yerleşip etrafı şöyle bir taradım: Bebekle ilgilenebileceğim bir yer var mı? diye ve bulunca eğlence başladı 😉 Yemek yenene kadar uyudu Aybilge, daha sonra davullar, zurnalar, halaylar, kına yakma derken uyandı. Gelip gidip çorbasını yedirdim, anneannesi ilgilendi, ritm tuttu, eğlendi, emzirdim derken tekrar uyudu. Taa ki eve gelene kadar. Ağlarsa hemen döneriz diye düşünerek gittiğimiz kına gecesinden gece yarısı döndük.
Ertesi gün düğün saatinden önce anneannemizle programımız vardı. Günün büyük bir kısmını dışarıda geçirip, düğüne hazırlandık. Kına gecesinde zorlanmamanın rahatlığıyla püremizi, meyvemizi çantamıza koyup gittik. Canım Burcu'mun her an yanında olmak için düğünün ilk anından sonuna kadar salonda kaldık. Alt değiştirme ve emzirme için bu kez sanatçı odasını kullandık. Minnoşumun uykusu yüksek sesten dolayı (kına gecesindekinden epey fazlaydı) uzun soluklu olmasa da yormadı bizi. Yemekte masadaki salatalıkları ve limonları yedi, elinden alınınca ağladı, ağlarken fotoğrafı çekildi, gelin ve damatla selfie yaptı, kucak kucak gezdi. Çok sevildi, çok gülücük attı, iki alkış dolu günün sonunda alkış yapmayı öğrendi. (Ağlarken bile alkış yapıyor artık 😂) Bana iyi ki dedirtti. İyi ki. İyi ki var benim minik yavrum. Minicik bedeniyle her yere her şeye uyum sağlayan, bir başkasının kucağındayken benimle göz temasını kaybetmemeye çalışan, yorulunca başını boynuma gömen, mis kokulum...
İşte böyle geçti kına-düğün koşturmacamız. Hem sevdiklerimizin en mutlu günlerinde yanlarında olduk hem de bebekle hayata karışma konusunda yeni tecrübeler edindik. Ertesi sabah erkenden kalkıp lise arkadaşımla kahvaltıya gitmemizde başka bir post konusu olsun.✌
Sevgiler,
Ayolelut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder